All Writings
Ekim 13, 2011

Mısır ve İsrail: Olasılıklar Dünyası İçinde

Geçtiğimiz birkaç haftada, Mısır ve İsrail, 30 yıllık barış içinde geçen ilişkilerinde en alt noktaya ulaştılar. Eilat şehrinde ki saldırı ve israil'in Sinai sınırında 8 Mısırlı polisi öldürmesinin yanı sıra Kahire'de ki İsrail Elçiliğine yapılan saldırı da diplomatik sorunlara yol açtı. Üst düzey diplomatlar elçilikte oluşabilecek bir felaketi engelledi, ancak İsrail ve Mısır'ın olaylarla ilgili hala ciddi kaygıları var.

Şimdi sorulması gereken soru, iki ülke ilişkilerini normale döndürmek, hatta iyileştirmek için ne yapabilir? Geleneksel mantıkla bakıldığında, İsrail, Filistin yönetimiyle, bağımsız Filistin devleti hakkında görüşmelerde bir sona gelmeli. Bu muhtemelen Mısır'da var olan İsrail karşıtı düşünceleri azaltacaktır. Ancak, şu anda devam eden dik başlı tavırlara bakacak olursak böyle bir anlaşma yakın zamanda olacakmış gibi gözükmüyor. Ne İsrail ne de Mısır, mevcut ilişkilerde daha fazla kötüleşme istemediğinden, yeni ve etkili bir politika devreye sokulmalı.

Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşması, bölgenin dengesi açısından bir temel taşı olduğu için, bu anlaşmanın sürekliliğini sağlamak iki ülkenin de yararına olacaktır. İsrail'le barış Mısır için birçok önem taşımakta. Birincisi, Sinai'nin Mısır'da kalması, Mısır adına önemli bir avantaj. İsrail'le yeni bir anlaşmazlık olursa bu durum bozulabilir. Bu da Mısır için bir dezavantaj olur. Ayrıca barışın korunması, Mısır ekonomisini sarsacak herhangi bir silahlı karşılaşmanın da önüne geçer. Mısır, silahlanmaya ve askeri eğitime, zaten kısıtlı olan bütçesinden milyarlarca dolar ayırmak zorunda kalır. Böylece muhtemelen A.B.D.'nin sağladığı finansal ve askeri yardımı da kaybeder. Bu durum, Mısır daha fazla finansal destek ararken, ağır ekonomik sorunlara yol açar.

Son olarak, İsrail-Hamas ilişkileri düşmanca devam ettiği sürece, Mısır iki düşmanın arasında kalmaktan sakınmalı. İsrail'le barışı devam ettirmek, Mısır'ın daha yapıcı bir rol oynamasını sağlar ve olası bir İsrail-Hamas anlaşmasında bu rol onların işine yarar. Aslında arka planda sessizce ve kararlı bir şekilde İsrail'i Hamas'a kabul ettirmeye çalışması Mısır'ın yararına olur. Yalnızca uzun süreli İsrail-Filistin barışının beklentisiyle değil, aynı zamanda Mısır'ın bölgedeki lider rolünü yeniden kazanması için de önemli. Son mahkum değişiminde Mısır'ın oynadığı arabulucu rolü bu duruma iyi bir örnektir.

Mısır'ın anlaşma hükümlerine bağlı kalırken, anlaşmanın bölgesel güvenlik açısından önemini bilerek, bunu sağlama almak için bazı adımlar atması gerekiyor: 1) İsrail'in diplomatik temsilcilerinin güvenliği, 2) İsrail'le olan sınırların güvenliği ve gaz boru hattının korunması ve 3) Sinai'de dengesizliğe sebep olan Gazze'ye silah kaçakçılığının önüne geçmeli. Geçtiğimiz günlerde Mısır devletinin Sinai'de ki kaçakçılığa karşı başlattığı kampanya ve Gazze sınırında oluşturduğu 5 kilometrelik tampon bölge, doğru yönde atılmış bir adımdır.

Mısır yönetiminin, halka birçok yoldan ulaşarak, İsrail'le barışı sürdürmenin neden önemli olduğunu açıklaması gerekir. Dışişleri bakanı Muhammed Kamil Amr tarafından 26 Eylül'de yapılan "Mısır, İsrail'le yapılan sınır anlaşmalarına her zaman uyacaktır" açıklaması yerinde bir açıklamaydı, yine de Mısır medyasının bu konuyu geniş kitlelere aktarması gereklidir. İsrail'i suçlayan, kansere sebep olan tarım ürünleri, Müslüman'larla olan mezhep çatışmaları, karşı devrimci güçlerin yeniden yapılanması gibi birçok komplo teorisi, sadece halkı yanlış yönlendirmekle kalmıyor. Aynı zamanda barış anlaşmasını korumayı neredeyse imkansız hale getiriyor.

Bu barış anlaşması, Mısır için olduğu kadar İsrail için de kritik noktalar barındırıyor. Birçok düşünceye göre eğer Mısır olmasaydı, büyük bir Arap-İsrail savaşı olurdu. Suriye olmasaydı da hiçbir zaman kapsamlı bir Arap-İsrail barışı olamaz. Mısır'la barışı koruyarak İsrail ordu masrafına gidecek milyarlarca doları elinde tutabilir. Bu parayı da, zenginle fakir arasında ki uçurumun giderek artmaya başladığına bakılırsa, ekonomiyi geliştirmekte kullanabilir.

Bölgesel düzeyde, batı'daki komşusuyla barışı İsrail'in diğer sorunları üzerinde odaklanmasını sağlıyor. Buna karşın Mısır'la dengesiz ilişkiler, Arap dünyasının İsrail'in stratejik çıkarlarını 2 şekilde baltalamasına neden olur: Birincisi, bu durum, en önemli Arap ülkesini-Mısır'ı- ve yanında diğer körfez ülkelerini, İran'ın nükleer girişimlerine karşı kurulan koalisyondan uzaklaştırır. İkincisi, Orta Doğu'daki A.B.D. etkisini azaltır, ki bu da İsrail'i kötü etkiler ve İsrail-Avrupa Birliği arasındaki gerginliği arttırır.

İsrail, Mısır'la ilişkilerini geliştirmeli ve Netanyahu'nun anlamsız "bekle ve gör" tavrı yerine geçici Mısır hükümetiyle anlaşmalı. İlişkileri düzeltmek için atılacak ilk adımlardan biri Kahire'de bulunan İsrail Elçiliğini güvenlik sağlandığı taktirde yeniden açmaktır. Bir diğer adım ise Arapların özgürlük haykırışını açık bir şekilde desteklemek. İsrail'in sınırda kazayla öldürülen polislerle ilgili resmi olarak özür dilemiş olması ilişkileri biraz olsun düzeltmekte yardımcı olacak bir gelişmedir. Herhangi bir İsrail hükümeti, özellikle de şu an ki hükümet, zaten gergin olan ortamda yeni bir düşman edinmekten kaçınmalıdır. Bu yüzden İsrail, ara sıra Arap liderler tarafından yapılan hatalı açıklamalar karşısında tepkilerini kontrol etmelidir. Örneğin Mısır başbakanı Essam Şeref'in Eylül ayı ortasında barış anlaşmasıyla ilgili yaptığı, "Bu anlaşma kutsal değildir ve her zaman tartışmaya açıktır" açıklaması gibi. Bu açıklama tamamen tarafsız ve lafın gelişi yapılmış olmasına rağmen İsrail, Mısır'ın Tel Aviv büyükelçisini açıklama yapmaya davet etti. Aynı şekilde, İslam Kardeşliği, Mısır'da önemli bir yer edinmiş olsa da, İsrail bu grubu otomatik olarak düşman olarak görmemelidir. Mossad eski başkanı Meir Dagan'ın dediği gibi "İslam Kardeşliği, bu devrimin Mısır ekonomisine tamir edilemeyecek zararlar vermesinden korkuyor"

Son olarak, İsrail, Washington ve büyük Avrupa başkentlerinde bulunan etkisini kullanarak Mısır'a yapılan finansal desteğin devam etmesini sağlamalıdır. Böylece demokratik reformlar da beslenip gelişecektir. Aynı zamanda İsrail, silah kaçakçılığını da gözden kaçırmayacak şekilde Gazze'de ki kuşatmayı hafifletmelidir. Bunun için de İsrail, Sinai'de daha fazla sayıda Mısır ordusu bulunması yolunda bir değişikliği barış anlaşmasına koymayı düşünmelidir. Bu yalnızca İsrail ve Mısır'ın karşılıklı güvenliklerini artırmaz, aynı zamanda Mısır'ın konuya olan hassasiyetine de atıfta bulunmuş olur.

Mısır ve İsrail liderleri, barış anlaşmasında bulunan ortak avantajları ve mevcut sınırlamaları görmelidir. Yukarıda yazılan adımlar anlaşmanın temelini sağlamlaştıracak ve herhangi bir olayın anlaşmayı yıkmasına engel olacaktır. Bu sayede bölgenin politik ve askeri dinamiklerinde önemli bir değişim olmaz ve bu iki ülkenin faydasına olur.

TAGS
Genel
SHARE ARTICLE