All Writings
Ekim 22, 2018

Diyanet: Erdoğan’ın Balkanlardaki İslami Aracı

Alon Ben-Meir ve Arbana Xharra

Bugünlerde Kosova’nın başkenti Priştine’nin merkezinde bulunan bir inşaat alanına, dört minareli Osmanlı tarzı bir cami ve Türkiye bayrağı fotoğrafı içeren bir pano dikildi. Nüfusu 2 milyondan az olan Kosova 2008 yılında Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmişti. Ülke 800’den fazla cami barındırmakta. Kosova İslam Toplumu’nun inşa ettirmekte olduğu ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı (Diyanet) tarafından finanse edilen “Merkez Camii”nin proje maliyetinin 35-40 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

Diyanet ayrıca, komşu ülkelerdeki onlarca başka cami ile birlikte, Arnavutluk’un Tiran kentinde, George W. Bush Caddesi üzerindeki 10.000 metrekarelik bir arazi üzerinde Balkanlar’ın en büyük camisi olan benzer bir caminin inşaatını da finanse etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesinin Balkanlar’daki İslami nüfuzunu artırmak amacıyla iki devlet örgütü; Diyanet ve Türk Kalkınma Ajansı’nı (TİKA), bir araç olarak sahaya sürdü.

Diyanet, görevi “inanç, ibadet ve İslam ahlakı ile ilgili çalışmaları yürütmek, halkı dinleri hakkında aydınlatmak ve kutsal ibadet yerlerini yönetmek” olan resmi devlet kurumudur. Bu kurum ayrıca Türk diasporasının dini işlerinden de sorumludur. Sadece Almanya’da, kurum tarafından eğitilen imamların görevlendirildiği 970 cami Diyanet tarafından yönetilmektedir.

Erdoğan’ın parasıyla inşa edilen camilerin İslami gündemi desteklemek amacıyla siyasi hedefler için kullanıldığını fark eden ilk ülke Avusturya olmuştur. Haziran 2018’de Şansölye Sebastian Kurz, Diyanet’in inşa ettiği yedi caminin kapatılmasını emretti ve Türkiye ile bağlantıları olan 60 imamı ve ailelerini “siyasi İslam’a karşı savaş”ın bir parçası olarak sınır dışı ettirdi.

Şubat 2016’da, Alman yasa uygulayıcısı, Diyanete bağlı din adamlarının Gülen’in takipçilerine karşı casusluğa karıştığını ortaya koydu. İki yıl önce, bağımsız bir Türk gazetesi olan Cumhuriyet, Almanya ve Balkanlar dâhil olmak üzere Avrupa’daki 38 ülkede Diyanet’in özellikle Gülen sempatizanlarının faaliyetleri hakkında istihbarat toplamada çok aktif olduğunu bildirmişti. 1990’lardan beri Diyanet örgütü hakkında casusluk suçlamaları bulunmaktadır, ancak bu yeni bulgular örgütün daha önce düşünülenden çok daha kapsamlı operasyonlar içinde bulunduğuna işaret etmektedir.

Bu arada Diyanet, Türkiye dışında 100’den fazla cami inşa ederek, dini programını, Osmanlı tarihi ile bağlantısı zayıf olan ülkelere de genişletti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Balkan ülkeleri ile son derece güçlü ilişkilere sahip olduklarını ve bu işbirliğinin gelecekte özellikle din eğitimi, hizmetler ve yayınlarla ilgili olarak devam edeceğini vurguladı. Türkiye’nin Balkanlar’a gösterdiği önemi ve ilgiyi vurgulayan Erbaş, “Balkanlar’ın bizim için özel bir yeri var. Tarihsel bağlarımız geçmişte olduğu gibi devam edecek.” dedi.

Balkan ülkelerinin çoğu işsizlik, yabancı yatırım eksikliği ve yaygın yoksulluktan mustarip olmasına rağmen, işsizlik oranının %30 olduğu Kosova’da, Erdoğan’ın yatırımları, ironik olarak, cami ve dini eğitim kurumlarına odaklanıyor.

Kosova’nın eski İsveç Büyükelçisi ve Kosova Politika Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (KIPRED) Genel Müdürü Lulzim Peci, Erdoğan’ın siyasi İslam planına karşı Kosova’daki en kritik muhalif seslerden biri. Kosova’da inşa edilen camilerin Erdoğan’ın İslamcı vizyonunu yayma amaçlı siyasi kurumlar olduğunu kabul eden Peçi, “Kosova ve Arnavutluk’ta, cami inşa etmek için on milyonlarca dolarlık yatırım yapmak, Türkiye’nin üstünlüğünün ve nüfuzunun sadece dini değil, aynı zamanda politik olarak da sembolü anlamına geliyor” diyor.

Erdoğan’ın Osmanlı sembolizmine yönelik muazzam yatırımları, Kosova’daki nüfusun zihniyetini etkilemek ve mevcut ve müstakbel nesiller üzerinde Türk-İslam yanlısı duyguları arttırmak için bilinçli olarak tasarlanmıştır. Diyanet’in desteklediği İslami ideoloji, Türkiye’de bile geniş çaplı infiale ve tepkiye neden olmaktadır. Örneğin, Diyanet, kızların 9 yaşında hamile kalabileceklerini ve dolayısı ile bu yaşta evlenebileceklerini, erkelerin ise 12 yaşında evlenebileceğini görüşünü açıkladı. Bu nedenle, Diyanetin faaliyetleri üzerindeki kaygılar, cami inşaatları ile sınırlı değil, aynı zamanda bu kurumun radikal İslam’a dayanan kültürel ve toplumsal etkisi ile de ilgilidir.

Türkiye’deki başarısız darbe girişiminden bir gün sonra, Arnavut ve Boşnaklar kalabalık gruplar halinde Makedonya, Bosna, Arnavutluk ve Kosova’da Erdoğan ve hükümetine destek gösterileri yaptılar. Tarihçi ve Güneydoğu Avrupa meseleleri uzmanı olan Kemal Ahmeti, “Bu, Erdoğan’ın Balkanlar’da ve diasporada istediği zaman kullandığı potansiyeli ve mekanizmaları açıkça ortaya koydu” diyor.

Ahmeti, “Arnavut camilerinin mevcut durumu, İsviçreli İslamcı Saida Keller-Messahli’nin Islamic Centrifuge in Switzerland adlı kitabında ileri sürdüğü ‘Arnavut camilerinin aslında Arnavut Müslümanların Erdoğan lehine radikalleşmesi için bu türden İslami gündemlere hizmet eden radikal merkezler olduğu’ tezini, ne yazık ki, teyit ediyor” diyor.

Din işlerinde uzmanlaşmış bir Kosovalı gazeteci olan Visar Duriki, Türkiye’nin finanse ettiği cami inşaatı projeleri vasıtasıyla Erdoğan, bu bölge üzerinde kontrol sahibi olduğu yönünde net bir siyasi mesaj gönderiyor dedi. Duriki “Kosova, Erdoğan tarafından finanse edilen daha fazla dini binaya kesinlikle ihtiyaç duymayan, bir ülke” diyor.

Camiler gittikçe artan bir yoğunlukla Siyasi İslam ideolojilerini yaymak için kullanılıyor ve bu da camilerde gerçek ibadet için çok sınırlı bir alan bırakıyor. Makedonyalı deneyimli bir araştırmacı gazeteci olan Xhelal Neziri, “Artık soru bu kuruluşların gerekli olup olmadığı değil, çünkü hedef mümkün olduğu kadar çok kurum inşa ederek bunlar vasıtasıyla Ortadoğu ülkelerinin ve Erdoğan Türkiye’sinin bölgedeki siyasi nüfuzunu güçlendirmek” diyor.

Türkiye, nüfusun çoğunluğu Hıristiyan olan Sırbistan, Makedonya ve Hırvatistan gibi Balkan ülkelerinde büyük kalkınma projelerine yatırım yapıyorken, Arnavutluk’taki Türk yatırımları ağırlıklı olarak İslami dini kurumlar oluşturmaya yöneliyor. Neziri, “Bu bölgede, özellikle Arnavutlar arasında, en güçlü ve sürdürülebilir etkinin, dinin araçsallaştırılmasıyla tam olarak oluşturulduğu görülmüştür” diyor.

Erdoğan’ın Balkanlar’daki emellerini az da olsa takip eden herhangi bir kimse bile, Türk liderin kendine özgü İslami gündemini, camiler inşa ederek ve buralara onun doktrinine bağlı imamlar atayarak Balkan halklarının ruhuna yerleştirmeye kararlı olduğu sonucuna kaçınılmaz olarak varacaktır. Bu, Erdoğan’ın, bölgede Osmanlı İmparatorluğu’nun unsurlarını kendi önderliğinde yeniden kurma vizyonunun bir parçasıdır.

Erdoğan’ın bizzat kendisi ve diğer birçok Türk yetkili, modern Türkiye’nin yüzüncü yılı olan 2023 yılına kadar, ülkenin bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu genişlikte nüfuz ve etkiye sahip olacağı hayallerini açıkça dile getirdiler. Erdoğan, Diyanet’i bu hedefi için ana araçlarından biri olarak kullanıyor.

Bu durum, Balkan devletleri İslam’ı kendi uzun vadeli tehlikeli planına araç olarak kullanan Erdoğan’ın onları Allah adına istismar etmesini ve önlemedikleri sürece, bölge ülkelerinin kesinlikle en büyük kâbusuna dönüşecektir.

TAGS
Genel
SHARE ARTICLE